Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tüm camilerde verilen Cuma hutbesinde, "Yaratılan her varlık Yaratandan ötürü değerlidir. Kâinatı, hikmet, tefekkür ve ibretle okuyalım. Kaynaklarımızı ölçülü kullanalım, israf etmeyelim. Yüce Allah'ın hassas dengeyi gözetmemizi istediği âleme karşı sorumluluğumuzu ibadet şuuruyla yerine getirelim. Kâinatın yegâne sahibinin Rabbimiz olduğunu, bizim ise emanetçi olduğumuzu unutmayalım." denildi.
Cuma hutbesinde ayrıca şu ifade yer aldı: "Her kim bir ağaç dikerse ve ondan bir insan veya Allah'ın yarattığı herhangi bir canlı yararlanırsa, o kimseye bir sadaka sevabı verilir." (İbn Hanbel, VI, 443)
Sevgili Müslümanlar!
Sahabenin önde gelenlerinden Ebu'd-Derdâ (radıyallahu anh) bir gün fidan dikmekle uğraşırken, bir kişi bu işin dünya malına düştüğünü ima ederek, "Allah Resûlü'nün arkadaşı olduğun halde sen de mi böyle yapıyorsun?" diye sordu. Ebu'd-Derdâ bu soruyu duyunca hemen şu hadisi hatırlattı: "Her kim bir ağaç dikerse ve ondan bir insan veya Allah'ın yarattığı herhangi bir canlı yararlanırsa, o kimseye bir sadaka sevabı verilir."
Aziz Kardeşlerim!
Kâinat, Allah'ın bizlere lütfettiği bir nimettir. Bizlere verilmiş bir emanet olarak, Allah'ın mülkünde yer alır. Allah'ın varlığına ve birliğine dair kanıt niteliğindedir. Cenâb-ı Hak, kâinatın hassas dengesini ve düzenini bizlere göstererek, yarattığı her şeyin kendisinin eseri olduğuna dair bir mesaj vermektedir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle denmektedir: "Gökyüzlerinin, yerin ve içlerinde bulunan canlıların yaratılışı, Allah'ın var oluşuna dair kanıtlardandır."
Kıymetli Müslümanlar!
Çevremiz üzerine düşünebilenler, göklerin direksiz durmasını, yeryüzünün yaşamaya elverişli kılınmasını, kâinatın işleyişinin kusursuzluğunu öğrenebilirler. Yağmurla hayat bulan topraktan türlü bitkilerin yetişmesine, can dostlarımız hayvanların birbirinden güzel görüntüsüne ve bizlere sunduklarına hayran kalırlar.
Değerli Kardeşlerim!
İnsan, kâinatı keşfettikçe kendisini keşfeder. Çevresini anladıkça, yaratılış gayesini de daha iyi kavrarsınız. Suyun hayat kaynağı olduğu kadar insanın da bir damla sudan yaratıldığını düşündükleri zaman tevazu sahibi olurlar. Evlerini güneş ışığına açtıkları gibi kalplerini de İslam'ın aydınlığına açtıklarında iyiliğin dünyada hüküm sürmesini sağlarlar. Yemyeşil vadiler, masmavi denizler, yıldızlarla dolu gökyüzü gibi tabiatın süslerinin kâinatın güzelliği gibi hayâ ve iffetin de insanın güzelliği olduğunu anlayarak ahlakının güzelliğine önem verirler.
Aziz Kardeşlerim!
Kur'an-ı Kerim'de, "İnsanların kendi ellerinin yarattığı şeyler nedeniyle, karada ve denizde düzen bozuldu" diye belirtilir. Bugün gördüğümüz çevresel felaketler aslında sorumluluklarımızı yerine getirmediğimizden kaynaklanıyor. Her gün bir canlı türünün neslinin tükendiğine şahit oluyoruz. Doğal yaşama alanları yok oluyor. Ormanlar kaybediliyor, topraklar çölleşiyor ve su kaynakları tükeniyor. Çevremizdeki varlıkların Allah katında değerli olduğunu ve kendilerinin de Allah'ı anlattığını unutmadan, kaynaklarımızı ölçülü kullanarak, yok etmek yerine koruyarak, çevremizi ibadetle korumalıyız. Çevremiz geçmişimizden aldığımız miras ve gelecek nesillere bırakacağımız emanettir.