İTTİHADUL ULEMA Kurulu, "Kurban kesme ne anlama gelir?" sorusuna cevap verdi.
Fetva, şu ifadeleri içerir.
Sadece Ebu Hanife, mezhep imamları arasında kurbanın vacip ve her yıl kesilmesi gerektiği görüşünde olmuştur. Diğer imamlar, Ebu Hanife'nin öğrencileri İmam Muhammed, Ebu Yusuf ve bazı fakihler kurbanın müekked sünnet olduğunu düşünmektedirler.
Kurbanın vacip olduğunu savunanlar, Kevser Suresi'ndeki "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!" ayetiyle, "Madde imkanı olanlar, kurban kesmeyenler mescidlerimize yaklaşmasınlar!" hadisi tarafından desteklenmektedirler. Benimsenen bir başka delil ise, Peygamber Efendimizin (aleyhissalatu vesselam) hayat boyunca kurban kesmesi, seferde bile, vacip olduğunu düşünenler tarafından sunulan bir argümandır. Ayrıca, İbn Ömer'in sözleri "Allah'ın elçisi Medine'de on yıl kaldı ve her yıl kurban kesti" (Tirmizî, Edâhî 9, No: 1507) ve Sevbân'ın haber verdiği bir diğer hadis "Peygamber (aleyhissalatu vesselam) seferde bile kurban keserdi" (Müslim, Edâhî 35, No: 1975) da kurbanın hem seferde hem de normal zamanlarda meşru olduğuna işaret eder. İmam Nevevî bu hadisin şerhinde, seferde de kurbanın meşru olduğunu belirtir. Ancak Hazreti Ali'nin "Seferde ve Minâ'da kurban yoktur" hadisi nedeniyle, kurbanın vacip olmadığı fikrini benimseyen Ebu Hanife, seferde olan insanlar için kurbanın vacip olmadığını söyler (Nevevî, Şerhu Müslim XIII, 152).
Vacip olmadığını düşünen imamlar ise Kevser Suresi'nde bahsedilen ayetin kurbanın vacip olduğuna işaret etmediğini savunurlar. Çünkü 'Rabbin için kurban kes!' ayeti, kurbanın putlar için değil Allah için yapılması gerektiğini vurgular. Ayrıca, "Zilhicce ayının onuncu gününde kurban kesmek isteyenlerin saç ve tırnaklarından bir şey almamaları gerektiğini" (Müslim, Edâhi 39, No: 1977) belirten Peygamberin hadisi, kurbanın vacip olmadığını düşünen başka bir delildir. Kurban vacip olsa bile, kişinin kendi isteğine göre kesilmesine izin verilmez (İbn Rushd, Bidâyetü'l-Müctehid s.419)."