Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırılarla ilgili olarak Eğitimci Yazar Adnan Kalkan, Müslümanların pasifliği nedeniyle bu saldırıların gerçekleştiğini söyledi. İsrail'in az bir nüfusa sahip olmasına rağmen, Amerika ve diğer büyük Yahudi ailelerinin desteğiyle saldırıları gerçekleştirdiğini belirtti. Müslümanların Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya sahip çıkması gerektiğini vurguladı.
Adnan Kalkan, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının psikolojik bir yanı olduğunu ifade etti. İsrail, Filistin'i sık sık bombardımanlarla hedef alarak saldırıları gelenekselleştiriyor. Bu saldırıların bir nevi Müslümanların pasifliğinden kaynaklandığını söyleyen Kalkan, az bir nüfusa sahip olan İsrail'in bu kadar şımarıklık ve saldırıları gerçekleştirmesinin sebebinin Amerika ve büyük Yahudi ailelerinin desteği olduğunu belirtti. Müslümanlar Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya sahip çıkmalıdır.
Kalkan, Kudüs'ün sadece Müslümanlar için değil, aynı zamanda Yahudiler ve Hristiyanlar için de kutsal bir yer olduğunu söyledi. Kudüs'ün bütün semavi dinlerin davası olması gerektiğini vurguladı. Müslümanların Kudüs'ü sadece kendi dertleri olarak görmemesi gerektiğini, aynı zamanda diğer dinlere mensup insanların da Kudüs'e sahip çıkması gerektiğini belirtti.
Kalkan, Müslümanların Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya asla zarar vermediklerini söyledi. Kudüs'ün Müslümanların elinde olması gerektiğini ifade etti. Müslümanların Kudüs'e sahip çıkması gerektiğini vurguladı. Kalkan, Müslümanların Mescid-i Aksa'ya ve Kudüs'e sahip çıkmaları gerektiğini söyleyerek, bunun Müslümanların namusuna ve inancına sahip çıkmak gibi bir görev olduğunu belirtti.
Kalkan, Filistin direnişinin önemli olduğunu ve Müslümanların sahip çıkması gerektiğini söyledi. Mescid-i Aksa'nın Müslümanların ortak mirası olduğunu belirtti ve burada gösterilen direncin tarihi bir önem taşıdığını ifade etti. Müslümanların Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya sahip çıkmaları gerektiğini vurguladı.
Müslümanların Kudüs'ü sahiplenmeleri gerektiğini belirten Kalkan, Batı'nın iki yüzlü politikalarıyla ilgili uyarıda bulundu. Batı'nın Müslümanlara karşı dost görünüp düşman olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi kurumların da bu konuda kör, sağır ve dilsiz oynadığını ifade etti. Müslümanların birleşmesi gerektiğini ve birbirlerini desteklemeleri gerektiğini söyledi. Müslümanların Kudüs'ün özgürlüğüne kavuşuncaya kadar susmamaları gerektiğini belirtti.