5 Temmuz 2009'da Çin hükümetinin Uygur Müslümanlara yönelik gerçekleştirdiği katliamlardan biri olan Urumçi Katliamı nedeniyle Ankara'da bir basın toplantısı düzenlendi.
Uygur Araştırma Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Erkin Ekrem, basın toplantısının açılış konuşmasını yaptı.
Erkin Ekrem konuşmasında, Uygur Müslümanlarının yaşadığı zorluklara değinerek, Doğu Türkistan sorununun sadece Uygurların değil tüm İslam ülkelerinin sorunu olduğunu belirtti.
Akademi Vakfı ve Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı adına açıklama yapan Erkin Emet, "Çin Hükümeti ve Çin Komünist Partisi, Doğu Türkistanlılara sistemli bir soykırım politikası uyguluyor. Bugün, toplama kampları aracılığıyla başta Uygur Türkleri olmak üzere Doğu Türkistan'da Türk soyundan olanlara soykırım yapılıyor. Çin yönetimi, 2009 yılında Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'de gerçekleştirdiği katliamda birçok Uygur Türkünü öldürdü ve hapse attı. Çin, 2000'li yılların başından itibaren Uygur gençlerini asimile etmek amacıyla onları Çin'in iç bölgelerine götürüp fabrikalarda çalıştırmaya başlamıştı. 5 Temmuz 2009'da Uygur öğrenciler, 26 Haziran 2009'da Çin'in Şaoguan şehrindeki bir oyuncak fabrikasındaki olaylarda 3 Uygur gencin öldürülmesine tepki olarak Halk Meydanı'nda sessiz oturma protestosu düzenlemek istediler. Ancak polis, bu protestoya orantısız güç kullanarak karşılık verdi. Böylece Çin yönetimi barışçıl protestoyu Doğu Türkistanlılar ile Çinliler arasındaki çatışmaya dönüştürdü. Daha sonra yürüyüşe katılan yüzlerce Doğu Türkistanlı gence Çin güvenlik güçleri gerçek mermiyle ateş etti. Böylece barışçıl yürüyüş kaosa ve neredeyse bir soykırıma dönüştü." şeklinde konuştu.
"Uygur mahallelerinde elektrik kesintisi yaparak birçok Uygur Türkü infaz edildi"
Akademi Vakfı ve Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı temsilcisi Erkin Emet, olayların soykırıma dönüşmesi sürecinde Çinli polislerin Urumçi'de insan avı yaptığını belirtti. "Uygur mahallelerinde elektrik kesintisi yaparak birçok Uygur Türkü infaz edildi veya kayboldu. Ne yazık ki, Çin Hükümeti, 5 Temmuz Urumçi Katliamı'nda 197 kişinin öldüğü yalanını dünyaya yaydı. Bu gençler neden Çin'in iç bölgelerindeydi? Çin, 1990'lı yılların sonundan itibaren Uygurlara yönelik asimilasyon politikasını hızlandırmak amacıyla birçok Uygur gencini Çin'in iç bölgelerine göndermektedir. Bu gençler arasında bir Uygur genci Çin'in Şau Guan Şehri'ndeki oyuncak fabrikasında çalışıyordu ve sürekli Çinliler tarafından etnik ayrımcılığa ve tacize maruz kalıyordu. Bu haksızlıklar sonucunda 26 Haziran günü Uygur gençler Çinliler tarafından dövüldü, 3 Uygur genç öldürüldü." dedi.
"Türk ailelerinin evlerinde Çinli devlet memurları kalma zorunluluğu yasal olarak uygulanmaktadır"
Emet, son 14 yıl içinde Urumçi'de öldürülen, tutuklanan ve kaybolan kişi sayısının oldukça fazla olduğunu belirtti. "Çin, 1 Nisan 2017'de çıkardığı 'Aşırılık ve Terörle Savaş' yasasıyla İslam dinini terör suçu olarak tanımlamıştır. Çin, Doğu Türkistan'da binlerce Çin tipi toplama kampı kurarak en az 7 milyon Müslüman-Uygur, Kazak ve diğer Türk topluluklarını zorlu yaşam koşullarında ölüme terk etmiştir. Türk İslam toplumlarının en değer verdiği Türk ailelerin anne ve babaları toplama kamplarına gönderilirken çocukları Çinli birer bireye dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Etnik Çinli devlet memurlarının Türk ailelerinin evlerinde kalma zorunluluğu yasayla uygulanmaktadır. Türklerin ırk ve soy köklerinin yok edilmesi için doğurganlık çağındaki kadınlar zorla kürtaja tabi tutulmakta ve bunu reddedenler toplama kamplarına gönderilmektedir. Uygur, Kazak ve diğer Türk topluluklarının nüfusları azaltılarak yok edilmeye çalışılırken, her gün on binlerce Çinli göçmen ülkeye yerleştirilmektedir." şeklinde konuştu.
"Bu insan hakları ihlalleri soykırım ve insanlık suçu"
Erkin Emet, "Çin yönetiminin Doğu Türkistan'da Türk soyundan olanlara yönelik insan hakları ihlalleri, İnsanlığa Karşı Suç ve Soykırım suçu olarak kabul edilmiştir. Amerika, Kanada, Hollanda, İngiltere, Belçika, Fransa, Litvanya, İrlanda ve Çek Cumhuriyeti gibi 9 Batı ülkesiyle 2021'de Londra'da kurulan Bağımsız Uygur Mahkemesi kararıyla belgelenmiştir. Bununla birlikte, BM'nin Doğu Türkistan'daki soykırımı durdurma konusunda yayınladığı ortak bildiriye Türkiye, Arnavutluk ve Bosna-Hersek hariç İslam ülkelerinin imza atmaması, Doğu Türkistanlı Müslümanları üzmektedir. Değerli milletvekilleri, basın mensupları ve misafirler, Doğu Türkistan'daki Çin'in bu soykırım ve insanlık dramı karşısında Türk İslam dünyasının kayıtsız ve duyarsız kalması yaralarımızı daha da derinleştiriyor ve bize derin acılar yaşatıyor. Ancak, biz umutsuz değiliz ve Allah'ın yardımıyla Çin'in bu insanlık dışı baskı ve zulümlerine son vermek için Türk İslam dünyasında, tüm dünyada ve uluslararası düzeyde usanmadan ve sadece Allah'a güvenerek mücadelemize devam edeceğiz." şeklinde konuştu.