5 Temmuz 2009 yılında Komünist Çin hükümetinin Uygur Müslümanlara karşı uyguladığı bir Katliam olan Urumçi Katliamı'nın üzerinden yıllar geçmesine rağmen, etkisi hala ilk günkü gibi canlı kalmış durumda. Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'de, kadın ve çocukların da dahil olduğu 197 kişi; Çin güvenlik güçleri ve silahlı askerleri tarafından öldürüldü.
Türkistan toprakları, 2.200 yıllık geçmişiyle Batıda Hazar Denizi ve Ural Dağları'nın güney kısmından, kuzeyde Sibirya'ya, güneyde İran, Afganistan ve Tibet'e, doğuda Çin ve Moğolistan'a sınırlanan oldukça geniş bir coğrafyanın adıdır. Bu bölgede yaklaşık 35 milyon Uygur Türkü yaşamaktadır.
Çin Cumhuriyeti, 1876 yılından bu yana Uygur Müslümanlarına çeşitli asimilasyon politikaları izlemektedir. Bu tarihten itibaren Çin, Uygur Türklerine insanlık dışı uygulamalar yapmış ve hala bu uygulamalara devam etmektedir.
Çin, Uygur Türklerini göçe zorlamak için zorunlu göç, Çinli nüfus ithali, kültürel ve dini yasaklar, eğitim, ekonomi ve sağlık alanında kısıtlamalar, zorunlu kürtaj ve nüfusa kaydetmeme gibi uygulamalara başvurmaktadır.
Bunun yanı sıra, keyfi gözaltılar, adil olmayan yargı süreçleri sonucunda idamlar ve bölgede nükleer denemeler gibi uygulamalar hala devam etmektedir. 5 Temmuz 2009'da ise Doğu Türkistan'da acısı hala geçmeyen bir katliam yaşanmıştır.
İlk olaylar, Uygurların 26 Haziran'da Guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında meydana gelen olaylarda 2 Uygur Müslümanının ölümünü protesto etmek istemesi üzerine gerçekleşmiştir. Çin güvenlik güçleri gösterilere sert bir şekilde müdahale etmiştir.
Çin devleti, Uygur Müslümanlarını halka açık bir şekilde katletmiş, basın ve iletişim yollarını engelleyerek dünyanın bilgi edinmesini engellemiştir ve kendilerini savunmak için çeşitli argümanlara başvurmuştur.
Doğu Türkistan'da 5 Temmuz 2009'da yaşanan Urumçi katliamında binlerce kişi öldürülmüş ve vahşetin dünyaya duyurulmaması için internet kesilmiştir. Ardından milyonlarca insan kamplara gönderilmiştir.
Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kadir, Washington'da yaptığı açıklamada, "Edindiğimiz bilgilere göre, ölü sayısı 1.000'in üzerindedir ve bazıları 3.000 rakamını telaffuz etmektedir." diyerek korkunç bir sonuç ortaya koymuştur.